KURUMSAL
FINDIK BAYRAMI!
Fındığın başkenti Giresun’da, bir zamanlar “Fındık Bayramı” Kutlanırdı. Neden mi?
Fındık yetiştiriciliği ve ticaretinde Karadeniz’in en önemli şehri Giresun’dur. Giresun’da yetiştiriciliği yapılan bu mucizevi ürün, sadece yöre çiftçisine değil, bölge ve ülke ticaretine de önemli katkı sağladığı tarih boyunca bilinmektedir. Tarihi kayıtlara göre, Giresun’da ilk fındık ticaretinin 1403 yılında Deniz yoluyla dış satımının yapıldığı (K.Peker) kayıtlarda geçse de, 1800 yıllarda ticari anlamda daha popüler bir ürün olduğunu görmekteyiz. Osmanlı döneminin son yıllarında, bu bölgede fındık tarımının artması ve ticaretin gelişmesi neticesinde, önemli bir ürün olan fındığın döviz getirici ürün olması hasebiyle de Devlet otoritesi tarafından da ayrı bir yeri vardır. Zira, Osmanlı’nın son dönemleri ile Cumhuriyetin ilk kuruluş yıllarında, ihraç ürünü olan fındığın döviz kazandırıcı önemi de bir hayli artmıştır. Bu bağlamda, Karadeniz limanlarından ve özellikle de Giresun limanından dış ülkelere fındık ihraç edildiği bariz şekilde bilinmektedir. 1885 yılında Belediye başkanlığına seçilen (19 yıl görevde kalmıştır.) ve aynı zamanda fındık tüccarı olan Kaptan Yorgi, 4-5 tane gemi sahibi olması, kardeşinin de Marsilya’da fındık ticaretiyle iştigal etmesi nedeniyle, fındık dış satımında ve fındık kırımında modernleşme öncüsü olmuştur.
Tüm Dünya’da 1929 Ekonomik buhranı olarak bildiğimiz ekonomik krizin, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyetini de o yıllarda fazlasıyla sarsmıştır. Savaştan çıkan milletin beşeri gücü oldukça azalmış, üretim ve sanayisi ise yok denecek hale gelmiştir. Ülkenin gelir kaynakları oldukça kısıtlı, tarımla uğraşan erkek nüfusun az oluşu, kısıtlı imkânlarla verilen ticari faaliyetin getirdiği zorluklar bir hayli fazladır.
İşte tam o yıllarda, fındığın anavatanı ve başkenti dediğimiz Giresun’da; fındık ticareti döviz getirici ürün olması hasebiyle de önemli bir yer tutmaktadır. Sadece üreticisine değil, Ülke ekonomisine ve bölge ticaretine katkı ve desteği büyüktür. Ürünün değerli ve döviz kazandırıcı emtia olması, iç ve dış piyasada alternatifsiz oluşu, Giresun’da ticari hayatın gelişmesine de katkı sağlamıştır.
Sadece fındık ticari hayatta mı? Hayır! Bu ürünün gelir getirici potansiyeli, Karadeniz çiftçisinin önemli bir gelir kaynağı, ürünü işleyen (kıran/ayıklayan/paketleyen vs.) işletmelerde iş kapısı, bu işletmelere sarf malzemesi tedarik eden (çuval, branda, ip, kınnap, kantar vs.) yan sanayisinin gelişmesi, şehirde diğer ticari faaliyetlere (bakkal, manav, zahireci, hırdavatçı, tuhafiyeci, sarrafiye, demirci, bakırcı, marangozcu vs.) canlılık katması gibi faydaları da vardır.
Giresun’da ticari hayatın yanında, sosyal ve beşeri yaşamda da fındığın ehemmiyeti oldukça fazladır. Geçmişten günümüze gelen alışkanlık ve geleneklerde, fındık hasat sonrasına bırakılırdı. Örnek vermek gerekirse, Düğün ve nişanlar ya fındık hasat öncesi veya fındık harman sonrası bir tarihte yapılırdı. Buna ilaveten yer, araba, ev eşyası vb alım/satımları da harman sonundaki bir tarihe ötelenir ve böylece fındık veresiyesiyle ticari döngü sürdürülürdü. Esasında bir teminat ve borçlanma aracıydı. Yıl içerisinde nakde olan ihtiyaç ve avans temin yolunda da, fındığın değeri ve önemi oldukça önemlidir. Bu bölgede kabul edelim veya etmeyelim. Yasal yada değil, alivre satış ve diğer ticaretin (faizcilik ve tefecilik gibi) kural ve kaideleri de tarih boyunca fındık ticaretiyle şekillenmiştir.
Giresun’lunun fındıkla iç içe yaşadığı bu hayatın döngüsünde, fındığın kadir ve kıymetini bilmek adına da yöre halkı etkinlikten geri durmamıştır. Hasat sonrası toplanılan bu fındığın (kabuklu tasnifi veya iç haline) işlenerek ilk ihracında, tören ve kutlamalar yapıldığını görmekteyiz. Bu tören, hem sezon açılışını, hem de sezonun bol ve bereketli geçmesi dileğiyle dualarla kutlanılırdı. Bu kutlamaların ilk başlangıcı, fındığı ihraç eden işletmenin sahibi ve çalışanları ile limanda yüklemeyi yapan mavna sahipleri ve işçilerinin katılımıyla olmuştur. O dönemin şartlarında, yükleme ve rıhtım faaliyetlerinde yeni iş olanağı ve mavnalara (mavna; limana giremeyen gemilere yük taşıyan büyük kayıklar) balıkçılık haricinde de alternatif iş fırsatı doğurduğunu söyleyebiliriz.
Cumhuriyetimizin ilk yıllarında toplam ihracatın dört de birini tek başına yaparak neredeyse devlet hazinesini tek başına üstlenen fındığın, BAYRAM havasında geçmesi elbette o dönemde aranılan bir etkinlikti. Bayram Giresun’dan ihraç edilen fındığın ilk partisinin gemilere yüklenmesi ile başlardı.
Esasında bayramın kutlanma şeklini şöyle ifade etmek gerekir, Cumhuriyet dönemi öncesi ve sonrası ile Fiskobirlik’in kuruluşundan sonraki yıllar diye ayırt etmek lazım.
Cumhuriyet öncesi dönemde kutlamalar daha dar kapsamda, ihraç eden tüccar ve işçileri, liman ve mavna sahipleri tarafından yapılmaktaydı. İhracatçı tüccar, ilk ihraç gününde gemi kaptanına, tayfalara ve üst düzey çalışanlarına ev sahipliği yaparak yemek ziyafeti verildiği, ilk yüklemede, çalışanlara ve mavna işçilerine bahşişler verildiği, söylenir. Bu kutlama, bayramdan ziyade, yeni sezonun başlama mutluluğu, sezonun bol ve bereketli geçmesi dileklerinden ibaretti.
Cumhuriyetin ilanından sonraki dönemde yapılan bayram kutlamalarında ise, ihraç edilmek üzere hazırlanan fındık çuvallarından ikisinin üzerine tekrar atlas bir çuval geçirilir ve buna yaldızlı/şeritli kurdele vb. süsler bağlanır, fındık çuval ağızları kurşunla veya eritilmiş mumla mühürlenirdi. Süslü ve mühürlü fındık çuvalları, liman sahasına el arabasıyla mülki erkanın huzuruna getirilir ve tören açılışı başlardı. Törenin açılış konuşmasını ihracatçı tüccar yapar, istiklal marşının okunmasını müteakiben sözü şehrin ileri gelenlerine bırakırdı. Törende, Vali, Belediye Başkanı, Giresun Ticaret Odası, Giresun Ticaret Borsası yöneticileri günün mana ve önemini yapılan konuşmalar yapardı. Törene, askeri erkân, Banka Müdürleri, Kent yöneticileri, Tüccarlar, Kanaat önderleri, halk ve çiftçiler katılırdı. Hep birlikte kurdele kesilerek, dualar okunarak kurban kesilerek fındık çuvalları önce mavnalara, daha sonra da açıkta bekleyen gemilere yüklenirdi. Zira büyük gemilerin iskeleye yaklaşması mümkün değildi. Gemi, yükleme esnasında düdük çalarak bayram coşkusuna ortak olurdu. Son fındık çuvalı yüklendikten sonra, gemi düdüğünü çalarak Giresun’dan ayrılırdı. Mülki erkânın belediye bandosu önderliğinde (daha öncesinde davul/zurna ve kemençe eşliğinde türkü ve horonlarla) marşlarla limandan şehir merkezine yapılan yürüyüşle tören tamamlanırdı. İlk resmi kutlamaların 30 Ağustos 1930 yılında yapıldığı söylense de yukarıda zikrettiğimiz gibi, bu tarihten önceki dönemlerde de kutlama ve tören yapıldığı görülmektedir. Giresun’da yapılan fındık bayramı kutlamaları, Ordu, Trabzon, Samsun, Rize, Artvin, Düzce gibi illere de ilham kaynağı olmuş ve bu yerleşim yerlerinde de 1950’li yıllardan sonra fındık bayramı kutlandığı görülmektedir.
Fiskobirlik’in (28 Temmuz 1938) kuruluşundan sonraki dönemde yapılan bayram kutlamalarının her yıl Ağustos ayında mutat hale geldiğini görmekteyiz. Fiskobirlik’in kuruluşuyla birlikte, hem üretici, hem de fındıkla ilgili devlet politikalarının bu kurum öncülüğünde yapılması, bayram kutlama ve törenlerine de bir hayli ilgi ve intizam geldiğini görmekteyiz. Fındık ihracının artması ve döviz gelirinin yükselmesi neticesinde, bayram kutlamalarına katılımın da giderek arttığını söyleyebiliriz. Bu tören ve kutlamaların 1960lı yıllara kadar devam etmiştir. Bu tarihten sonra ise, Fiskobirlik’in fındık alım kampanyası haber ve törenine evirildiği görülmektedir. Belki de, 1960 yılı ihtilalinden sonraki Devlet politikalarının değişmesi bunda etken olmuş olabilir. Fiskobirlik arşivi ve eski çalışanlarından yapılan araştırma ve tetkiklerde, Cumhuriyet bayramı kutlamalarında da, fındığa ayrı bir önem verildiği görülmektedir. 1990’lı yıllara kadar, Cumhuriyet bayramı kutlamalarında protokol önünden tören geçişi yapıldığını (yaşı müsait olanlar bizzat yaşayarak) hepimiz hatırlamaktayız. Bu tören geçişinde, askeri erkân, kurum ve öğrencilerin protokol önünden geçişleri tamamlandıktan sonra, o şehrin esnaf/sanatkâr ve sanayicisinin de tören geçişinde olduğunu (fotoğraf ve anılarda) görmekteyiz. Araçlar üzerinde yapılan tören geçidinde, yaptıkları faaliyetler neşredilirdi. Törenlere Fiskobirlik’te iştirak eder, tören geçidinde fındık ve fındıklı ürünler vatandaşa ve çocuklara dağıtılırdı. Buda özellikle çocuklar arasında fındık bayramı olarak hatırlanırdı.
Günümüzde ise, hem fındık yetiştiriciliği yapılan bölgemizde, hem de bölge dışında (Fındık buluşması, fındık festivali, fındık şenliği” gibi birçok etkinlik düzenlenmektedir. Eskiler sanırım fındığın değerini çok daha iyi biliyordu yorumu akla gelse de, bugünkü konumda bayramdan ziyade fındığa sahip çıkacak politika ve eylemlerin hayata geçirildiğini görmek, fındık üreticisini/Karadeniz çiftçisini daha mutlu edecektir. Giresun özelinde, atapark meydanındaki “fındık başımızın tacıdır” heykeli ile fındık pazarındaki “fındığımız el üstündedir” heykeli de Giresun'a gelenlerin ilgisini çekmekte ve anlamlı bulunmaktadır.
DENETİM MERCİ YÜRÜTME KURULU